Sınıf Öğretmenim

  • Full Screen
  • Wide Screen
  • Narrow Screen
  • Increase font size
  • Default font size
  • Decrease font size

Doğal Seçilim Nedir? Jean-Baptiste Lamarck ve Charles Darwin

E-posta Yazdır PDF


Doğal Seçilim

Canlılar doğdukları andan itibaren yaşamlarını sürdürebilmek için besine, korunmak için barınağa, nesillerini devam ettirmek için de uygun eşe ve uygun çevre koşullarına ihtiyaç duyar. Bu koşullar da farklı ve aynı türler arasında rekabete neden olur. Farklı türler arasında bir de av avcı ilişkisi bulunur.

Tüm bu durumlara karşı üstün gelebilmek için canlıların ortam şartlarına uyum sağlayacak varyasyonlara ihtiyacı vardır. Bireyin ortam şartlarına uyum sağlaması onun hayatta kalma şansını arttırır. Örneğin sanayileşmenin artmasıyla ağaçların gövdeleri açık renkten daha koyu bir renge dönüşmüştür. Bu durumda üzerinde yaşayan güve kelebeklerinin renklerini etkilemiştir. Sanayileşmeden önce beyaz renkli güve kelebekleri avcıları tarafından daha az fark edildikleri için hayatta kalmaları kahverengi güve kelebeklerine göre daha fazlayken, sanayileşmeden sonra kahverengi güve kelebeklerinin birey sayısı, beyaz güve kelebeklerine göre daha fazla olmuştur. Kısaca kalıtsal varyasyonlarla elde edilen özellikler bireye fayda ya da zarar sağlayabilir. Bunun sonucunda da çevreye uyum sağlamış olanlar yaşamına devam ederken, diğerleri nesillerini devam ettiremez. Bu sürece doğal seçilim denir.

Doğal seçilim kavramı tarihte iki kişiyi akıllara getirir.

Birincisi; 1744 ile 1829 yılları arasında yaşamış Jean-Baptiste Lamarck’tır. Lamarck, Paris’teki Doğa Tarihi Müzesi’nde çalışırken fosiller üzerinde inceleme yapmış ve aynı tür bireylerin çevreye uyum sağlamak için zamanla vücut yapılarında değişiklikler olduğunu farketmiştir. Lamarck, köstebeklerin zaman içerisinde gözlerini kullanmadıkları için kaybettiklerini ileri sürmüştür. Lamarck’a göre kullanılan organlar zamanla gelişirken kullanılmayan organlar işlevini yitiriyordu. Lamarck, bir organizmanın yaşamı boyunca kazanmış olduğu değişikliklerin tümünün bu organizmanın yavrularına aktarılabildiğini düşünüyordu.

İkinci önemli isim 1809 - 1882 yılları arasında yaşamış olan Charles Darwin’dir. Darwin doğal seçilim kavramını ortaya koyan bilim insanıdır. Doğal seçilimi; “Sınırlı kaynaklar için aynı ortamda yaşayan bir türe ait bireyler yarışır. Bu mücadelede bazı bireyler farklı kalıtsal özellikleri nedeniyle daha başarılı olur ve daha fazla ürer” olarak tanımlamıştır.

Lamarck’a göre zürafaların boyunlarının uzama sebebi ağaçların üst dallarına ulaşmaya çalışarak sürekli boyunlarını kullanmalarıyken; Darwin’e göre uzun boyunlu zürafalar üst dallara yetişebilip beslendiği için hayatta kalabilmiş, kısa boyunlu zürafalar ise yok olmuştur. Doğal seçilim ile ilgili bugünkü görüşler, Darwin’in düşüncelerine daha yakındır.