Sınıf Öğretmenim

  • Full Screen
  • Wide Screen
  • Narrow Screen
  • Increase font size
  • Default font size
  • Decrease font size

Ankara'nın Başkent Oluşu ( 13 Ekim )

E-posta Yazdır PDF


Bir ülkenin başkenti demek, o ülkenin tüm yönetim mekanizmalarının toplandığı, rejimin işleyişi ile ilgili akla gelen tüm yönetimsel organların toplandığı yer akla gelir. Ülkelerin başkentleri bu özelliklerinden dolayı farklı bir öneme sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti de kurulduğundan itibaren başkentini Ankara olarak belirlemiştir. Ankara, Türkiye’nin neredeyse tam ortasında bulunmkatadır. Bu da ülkemizin her yerine uzaklığı en orantılı il olması gerçeğini doğurmuştur. Ankara’nın başkent olmasındaki süreci bir jatırlayalım isterseniz..

16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Bu olay Kurtuluş Savaşı’nın başlama fitilini ateşleyen olay olarak bilinir. M. Kemal, Samsun’dan sonra Erzurum’a geçerek 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresini düzenledi. Erzurum Kongresinde Temsil Heyeti seçildi ve aynı heyetle birlikte geldiği Sivas’ta,  4 Eylül 1919’da çalışmalara başladı.

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum, Sivas Kongrelerinden sonra 27 Aralık 1919 günü Temsilciler Kurulu üyeleriyle birlikte Ankara’ya geldi. O zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul idi. Osmanlı Mebusan Meclisi son kez 12 Ocak 1919′da İstanbul’da toplandı. 16 Mart 1919 günü İngilizler İstanbul’a girdi. Önce meclisi bastılar. Bu olay üzerine birçok milletvekili Anadolu’ya geçti. Yakalananlardan çoğu tutuklandı. Artık Osmanlı Mebusan Meclisi’nin İstanbul’da toplanma olasılığı kalmamıştı. Milletvekillerinin toplanacağı ve ülkenin yönetileceği bir başkent gerekiyordu.

Ankara, Anadolu’nun ortasında, savaş cephelerine eşit uzaklıkta bir kentti. Savaşın yönetimi ve haberleşme, Ankara’dan kolaylıkla yürütülürdü. Dağılan Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri ile Sivas ve Erzurum Kongreleri’nde seçilen temsilcilerin bir yerde toplanması gerekiyordu. Bu nedenle 19 Mart 1919 günü Mustafa Kemal Paşa kimi illere ve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Bu genelgede özetle ; “Osmanlı Devletinin yaşamı ve egemenliğinin sona erdiği” bildiriliyor, “Türk ulusu kendi yaşamını ve bağımsızlığını koruyacaktır.” deniliyordu. Bu genelgeden sonra temsilcilerle Osmanlı Mebusan Meclisi’nden gelen üyeler Ankara’da toplanmaya başladılar. Ankaralılar onları coşkuyla, sevinçle, sevgiyle karşıladı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü, Ankara’da açıldı. Meclis, ilk oturumunda Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa bundan sonra ülkeyi kurtarma çalışmalarını Anadolu’nun bu küçük kentinde sürdürdü. Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın planları bu yoksul kentte hazırlandı. Savaşın başarıya ulaşması için düzenli ordular kuruldu. Bu ordular İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da düşmanı bozguna uğrattı. 30 Ağustos 1922′de kazanılan Başkomutanlık Savaşı ile Kurtuluş Savaşı’mız tamamlandı.

Ankara’nın Başkent Oluşu:
Yurdumuz düşmanlardan kurtulduktan sonra 13 Ekim 1923 günü İsmet Paşa ve dört arkadaşı Ankara’nın başkent olması için TBMM ’ne yasa önerisi verdiler. Öneri mecliste oylandı, kabul edildi. Böylece Ankara yeni Türkiye Devleti’nin başkenti oldu.

Başkent, ülkenin yönetim merkezidir. TBMM, Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlıklar, yüksek yargı organları, başkentte bulunur. Ankara’nın başkent Oluşu, yurdumuzun o zamanki koşulları bakımdan çok uygundu.

Ankara’nın Başkent Oluşu, şehirin hızla gelişmesini sağladı. Modern yapılar, büyük apartmanlar yapıldı. Zamanla Üniversiteler açıldı. Fabrikalar, yeni iş yerleri kuruldu. Kent kısa sürede büyüdü, genişledi.

Ankara bugün nüfus yoğunluğu bakımından yurdumuzun ikinci büyük kentidir. Her yıl 13 Ekim günü Ankara’nın başkent oluşu, düzenlenen büyük törenlerle kutlanır. Ankara Kalesi’nde başlayan bu törene özel giysileri içinde seymenler, öğrenciler, çeşitli dernek temsilcileri katılırlar. Törende yapılan konuşmalarda Ankara’nın başkent oluşunun anlam ve önemi belirtilir.